Binlerce yıl önce kurulan Efes Antik Kenti, bir zamanlar Hitit, İyon, Osmanlı ve daha birçok uygarlığa ev sahipliği yapmış olan benzersiz bir tarih ve kültür mirası sunar. Artemis Tapınağı, Büyük Tiyatro ve Celsus Kütüphanesi’ni içeren eşsiz kalıntıları ile Efes, her yıl milyonlarca kişi tarafından ziyaret edilir.
Daha binlerce yıl önce kurulan ve üzerine kurulu toplumlar ve uygarlıklarla tarih boyunca birçok değişiklikler geçiren Efes Antik Kenti, benzersiz bir tarih ve kültür zenginliği sunmaktadır. Anadolu topraklarının en önemli arkeolojik bölgelerinden biri olan Efes, Aydın iline bağlı Selçuk ilçesinde yer alır. Eski çağların en önemli liman kentlerinden biri olmuş olan Efes, bir zamanlar İyonya’nın en büyük şehri olarak adından söz ettiren olağanüstü bir merkezdi.
Hititlerin ‘Apasas’ adını verdikleri bu kentin tarihi, M.Ö. 6000 yıllarına kadar uzanır. Arkeolojik kazılardan elde edilen bilgilere göre; Efes, M.Ö. 2000’li yıllarda Hittite, daha sonra ise İyonya kolonisi oldu. Yani bu topraklar, inançları ve uygarlıkları birçok farklı toplulukla paylaştı.
Efes, Osmanlı İmparatorluğu döneminde de önemli rol oynamıştır. II. Beyazıt tarafından camii, hamam, çeşme gibi birçok eserin inşasıyla bir anlamda yeniden yapılandırılan Efes, bu sayede bir İslam kenti kimliği de kazanmıştır. Osmanlı döneminde Efes, büyük bir ticaret merkezi olmuştur ve yabancı tüccarların uğrak noktası olmuştur.
Kentin en tanınmış yapılarından biri olan Artemis Tapınağı, Dünya’nın Yedi Harikası’ndan biri olarak kabul edilmiştir. Birçok kez yıkılıp yeniden inşa edilen tapınak, Efes tarihinin en önemli yapılarından biridir. Artemis Tapınağı’nın yanı sıra kentte; Büyük Tiyatro, Celsus Kütüphanesi, Hadrian Tapınağı, yamaç evleri, agoralar, gymnasiumlar ve stadlar gibi birçok yapı bulunmaktadır.
Efes Antik Kenti, Hıristiyanlık tarihi için de büyük öneme sahiptir. Yeni Ahit’ te anlatılanlara göre Aziz Paul, Efes’teki halka ulaşmak isterken burada büyük zorluklarla karşılaşmıştır. Ayrıca, Hıristiyan geleneğine göre Meryem Ana’nın, Hz. İsa’nın çarmıha gerilmesinden sonra, Aziz Yuhanna tarafından Efes’e getirildiği ve ömrünün sonuna kadar burada yaşadığına inanılır. Bu nedenle, Meryem Ana Evi olarak kabul edilen ve her yıl binlerce Hıristiyan’ın ziyaret ettiği bir yer burada bulunmaktadır.
Efes, eşsiz antik kalıntıları ve tarihi unsurlarıyla günümüzde hala büyük bir değere sahip. Kentin büyük bir bölümü UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alıyor ve yılda yaklaşık iki milyon kişi tarafından ziyaret ediliyor. Her yıl dünyanın dört bir yanından gelen ziyaretçiler, bu kadim kentin hala içinde yaşayan tarihini keşfediyor.
Efes’in büyüleyici tarihi, insanlık tarihindeki değişiklikleri yansıtan bir dizi tabakadan oluşmuştur. Her taşında farklı bir hikaye ve her adımında yeni bir uygarlık bulunan Efes, bir zamanlar Antik Yunan, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı gibi güçlü imparatorluklara ev sahipliği yapmış olan bu görkemli kent, arkeoloji ve tarih severler için şüphesiz ki bir cennettir.
Efes, tarih boyunca birçok kez yıkıldı, yakıldı, savaşlarda zarar gördü ve depremlerle sarsıldı ancak her defasında küllerinden yeniden doğdu. Bu büyüleyici tarih, bir kültürler mozaiği olan Efes Antik Kenti’nde hala hissediliyor. Ve hiç şüphesiz, Efes daha uzun yıllar boyunca gezip görmeyi hak eden bir yer olmayı sürdürecektir.